Türk hukukunda gemi adamları ile işveren armatör arasında mevcut sözleşmeden kaynaklanan birçok hukuki uyuşmazlık mevcuttur. Bunlardan bazıları, gemide ölüm ya da yaralanma, sözleşmenin haklı nedenle feshi veya yurda iadeyle alakalıdır; bazıları ise gemi adamının yıllık izin, ikramiye ya da aylık ücretini tam olarak alamamasına dayalıdır.

Bilindiği üzere, 854 sayılı Deniz İş Kanunu bu konularda özel hükümler getirmiş olsa da Kanunun uygulanabilmesi için temel şart gemi adamının çalıştığı geminin Türk bayraklı olmasıdır. Bu husus Kanunun ilk maddesinde “Bu kanun denizlerde, göllerde ve akarsularda Türk Bayrağını taşıyan ve yüz ve daha yukarı gros tonilatoluk gemilerde bir hizmet akdi ile çalışan gemi adamları ve bunların işverenleri hakkında uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.

Bununla birlikte bir işverenin hem Türk bayraklı hem yabancı bayraklı gemisi olabilir. Bu gemiler, işveren armatörün mülkiyetinde olabileceği gibi, farklı bir kişiye ait geminin kira (bareboat charter) yoluyla işletilmesi ve ardından gemi adamı istihdam edilmesi de olasıdır. İşte bu ihtimallere bağlı olarak gemi adamının aynı işveren himayesinde hem Türk bayraklı gemide hem de yabancı bayraklı gemide çalışması mümkündür. Böyle bir durumda gemi adamının sahip olduğu hukuki imkanların hangi kanuna göre tespit edileceği önem arz eder.

Bu konuda bazı iş mahkemeleri, meseleyi tek başına Deniz İş Kanunu temelinde çözümlemektedir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi ise, anılan mesele hakkında 2025 yılında verdiği kararında açıkça şu görüşü savunmuştur: “Davacının çalıştığı bir kısım geminin yabancı bayraklı, bir kısım geminin Türk Bayraklı olduğu anlaşılmaktadır. 854 sayılı Deniz İş Kanunu yalnızca Türk Bayraklı gemilerde geçen çalışmalarda uygulanabileceğinden, davacının Türk Bayraklı gemilerde çalıştığı dönemler yönünden 854 sayılı Deniz İş Kanunu, yabancı bayraklı gemilerde geçen çalışmalar için ise, Borçlar Kanunu hükümleri uygulanmalıdır. Davacının tüm çalışma süreleri yönünden 854 sayılı Deniz İş Kanunu hükümleri uygulanarak sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”

Görüldüğü üzere, gemi adamının deniz iş hukukunun sınırları dahilinde hakları sorgulanırken hizmet verdiği gemiler iyi araştırılmalı, ardından doğru kanun tespit edilmelidir. Bu hususta Türk hukukunda 4857 sayılı İş Kanunu’nda deniz taşıma işlerinin istisna tutulduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda hizmet sözleşmelerin genel olarak düzenlendiği ve 854 sayılı Deniz İş Kanununun uygulanabilmesi için geminin Türk bayraklı olması gerektiği bir kez daha hatırlatılmalıdır.

Category

Tags

Comments are closed